RSS

Paris Revisited

Aylardır beklenen an sonunda geldi de geçti.. Bu avrupa ırkının aylar öncesinden organizasyon yapması nedeniyle yanlış bildiğimden bir ay öncede aynı heycanı yaşamış, 2 gün önceden öğrenip yalnış zamanda gitmekten son anda da olsa yırtmıştım. Olay şöyle gelişir.

(Alev'e)
- Geldin mi İngiltere'ye nasıl gidiyor? Bir de biz kimde kalcaz?
+ Yoo... 13 ünde uçuyorum (Dialog esnasında ayın 15'i)
- Ha, bi dahaki ay yani. Iyi ki bilet almamışım..

Bilmeyenler için beni İsveç'e sokmak için elinden geleni yapmış, evlerinde ağırlamış ailemizin babasının doğumgünüydü. Bu sene değişiklik yapıp Paris'te kutlamaya karar verip, onlarla birlikte kalan insanların bir kısmını da doğum günü partisine çağırdılar. Özetle küçük çaplı bir CS meeting'i de denebilir.

Toplamda 4 gün Paris'te olsam da sevgili metro çalışanlarının grev yapma kararı nedeniyle bu gün sayısı nerdeyse 2 ye indi. Neymiş efendim eskiden (taa trenlerin kömürle çalıştığı zamanlarda) zor meslek olarak görüldüğünden bunlara bir takım ayrıcalıklar verilmiş (ie. erken emeklilik) ama artık teknoloji geliştiğinden hükümet bunu değiştirmek istiyor. Bunlar da hala işlerinin çok zor olduğunu iddia edip haklarından vaz geçmek istemiyorlar ve belli zamanlarda hayatı felç ediyolar. Ray da gitmenin nesi zorsa, alet kendi kendine bile yapabiliyor!!!

İlk gün 2 civarı Paris'e varmamarağmen Marie'nin evine ulaşmam nerdeyse 5 i buldu (normal şartlarda en fazla 1 saat sürerdi, o bile fazla), benle aynı gün gelen Larslarsa hava alanı trenlerinin hic birinin çalışmaması sonucu otobüs ve trafik sıkışıklığı ile 7 civarı ulaşmayı başardılar. Biraz birlikte oturduktan sonra -bir gözüm görmüş diğer gözüm gormemişken- Marie scooterla beni kalcağım yere bıraktı, yoksa al sana en az 2 saat daha yol. Arabalar beklerken aradan motosiklet ile süzülmeye bayılıyorum :))) [Ankara metro çalışmaları sırasında ODTU den kızılaya 10dk da inmeyi başardığım o güzel günü hiç unutamam, otostopa motor durması dumur hakkaten ama]

İkinci gün öğlen civarı ben Yann'larla (ben isveçteyken onlar da Larsları surf ediyordu) Gare Saint Lazarre civarında buluştum, sonra yavaş yavaş Concorde tarafına yürüyüp kalanları ordan topladık. Jardin des Tulleries den Louvre bir yolculuk, ordan Seine kıyısına geçiş, bir kafede atıştırma ve sıcak çikolata, Notre Dame, Institut du Monde Arabe çatışından kuş bakışı Paris, sonra ara sokaklarda kaybolarak lokantaya yolculuk... Kalanlarla da orda buluştuk, Marie scooterıyla Alev'i de kapıp geldi. Bu arada belirtiyorum sonunda protakallı olmasa da ördek yemeyi başardım :)))

Pazar günü Yannlarda öğlen yemeği, menüde de Raclette vardı. İlk başta Alev'le biz hiç gitmesek, zaten az vaktimiz var şehri dolaşsak diye düşünüyorduk ama sonra "aman canım nasıl olsa ikimiz de daha önce yeterince gördük, hadi milletle zaman geçirelim" diye karar verdik. Havanın o gün deli gibi soğuk olmasına dayanarak diyorum ki doğru kararı vermişiz. Yann'lar şehre 15-20 dk uzaklıkta suburb de yaşıyolar, tabi banliyöyü kaçırınca bu yol 1.5 saat de sürebiliyor. Tonla erimiş peynir ve patates yedim sanırsam, ama güzeldi, benim tost makinesinde peynir eritip yemem yadırganırken bunun nerdeyse milli yemek olması ilginç tabi ama...

Yemek, pasta, şampanya derken partimizi bitirip hep birlikte Paris'e dönüp galeries lafayette ve opera civarını şöyle bir turladıktan sonra insanlarla vedalaştık. Herkes evine dönerken biz iki manyak "erken biraz daha gezinelim" diyip nehir kıyısına inmeye ve gece fotoğrafları çekmeye karar verdik. Tabi yol ortasında başlayan yağmuru hesaba katmamış olsak gerek ki, nehre yaklaştığımızda kendisi dağnağın allahına çevrilmişti, 2-3 foto çekip kendimizi bir italyan restoranına atıverdik. Sanki az önce yemekten kalkmamış gibi oturup utanmadan üstüne pizzamızı da yedik :)

Alev'e söz verdiğim kısma gelirsek, günün son ve de beşinci tatlısını da üstüne yedik. Kahvaltıda ben pain au chocolade, alev pain au apricot, üstüne bu kesmedi diyip brioche ve feuillette, doğum günü keki ve son olarak canole (aha bunu attım, alev bir el at). Göbeğimin son durumu hakkında ufak bir bilgi verebildiysem ne mutlu bana :)

Pazartesi ve son günümüz ise Brioche Dore de kahvaltı, Champs Élysées de yürüyüş, mağazalara dalış, alışveriş ve bir kahve ve tatlı molası ile bitti. 1 civarı gereksiz bir şekilde 4 ve 5 teki geri dönüş vasıtalarımız yakalayabilmek için şehirle vedalastık. Sonuç olarak grev zamanı bir daha Paris'e gitmek mi? Asla!!..

5 yorum:

Alev dedi ki...

Son tatlinin ismi Cannoli'ydi yanlis hatirlamiyorsam. Lezziz bir seydi gercekten. Ama sanirim benim icin bu geziye damgasini vuran tatli Chocolate Feuillette oldu (nasil yazildigini, hele nasil okundugunu hiiic hatirlamiyorum). Yasasin Brioche Doree. Senin favorin hangisiydi bir de onu soyleseydin ya. Bu arada eskiden tost makinasinda ben de peynir eritirdim ama annem cok yagli olunca kiziyor diye artik oyle seyler yapamiyorum. Bir Raclette aleti kapip gelseydim diye dusunmedim degil. Ha bi de bu aletin adi mi Raclette, peynirle patatesin yenmesine mi Raclette deniyor, hani nedir tam onu da cozebilmis degilim, anladiysan onu da anlatsana :)

Yalniz hakkaten dusunuyorum da surekli bir seyler yedik ben hala yemeye devam ediyorum buralarda, nolacak halim bilmiyorum.

Alev dedi ki...

Pardon eksisozluk linki koymussun raclette icin, tembellik etmeyip onu tikladim.

casecity dedi ki...

Afiyet olsun; sırım sırım kas olsun (yağ değil :) )

Bence grev bahane, siz gene bu kadar yerdiniz gibime geliyor :)

Denis dedi ki...

hehe.. ikimiz de aynı şekilde yazdığımıza göre doğrudur bence. Valla zenci abla "föyti" dedi ama birazcık olsun fransızca biliyosam onun öyle okunmaması gerektiği kanısındayım. dialect diyip geçelim :))

valla pariste bence de en başarılısı oydu ama hala Fountainbleau dakiler aklıma geldikçe salyalarım akıyor. Koca Pariste öyle küçük ve başarılı bir mahalle fırını bulamadık ya utanmamız lazım.

Aman sonra yağını siliverirsin noolcak, yapmaya devam. Yanına da iki parça sucuk attı mı, ooh mis gibi..

Grev var diye yediğimizi kim söyledi? Ben demedim valla

Alev dedi ki...

Grev olmasa daha bile cok yiyebilirdik ayol :) Ya aslinda kaldigimiz yerdeki firinlardan bir sey denemedigimize yazik oldu belki. benim Brioche Doree sevdama verelim. Ama Brioche Doree de konforluydu dogrusu gunun kosullarini (bkz eksi bilmemkac soguk) goz onunde bulundurursak. Baharda gidelim baska yerleri de deneyelim. Cannoli de ayri guzeldi ama ayri kategori.