Bu haftasonu long weekend akımına kendimi kaptırmış olsam gerek ki (leyleği havada gördüm de diyebiliriz) kendimi bir kez daha yollara atarak Gent'e gitmeye karar verdim. Iyi ki de öyle yapmışım zira kanımca Belçika'nın en güzel şehirlerinden biri. Aynı zamanda hem küçük, hem büyük; hem mistik hem şirin ve bir sürü kilise vs barındıran bir yer...
Eski şehir merkezi mutlaka görülmeli!.. Gündüz bir güzel akşam başka bir güzel, hangi fotoları koyacağıma karar veremeyip aynı yerin farklı saatlerde 50 tane fotosunu koydum ben de o yüzden flickr a :) Ayrıca 6 ay sonra sonunda gece makineyi kullanmayı başarabildiğime inanıyorum, mutluyum huzurluyum. (kapkara fotolara elveda)
Nehir kenarında süper kokan bir grillci vardı, bir daha mutlaka birileriyle gidip oraya oturmak ve içkimi yudumlamak da şart.
skip to main |
skip to sidebar
16 yorum:
Kullanma klavuzu vermediler mi?
öncelikle "bilmek" ve "yapabilmek" farklı kavramlardır!
Sana katılmıyorum. Bilmeden yapamazsın yapamıyorsanda bilmiyorsundur :) Her neyse sen yinede %50 yi tamamlamıssın diğer %50 lik kısım için 6ay bence cok uzun bi süre. En azından bu aletleri satan, teknik servis, bilen biri veya forumlarda sorarak öğrenebilirdin. Yoksa sende benim kimseye ihtiyacım yok herseyi kendim yapabilirim diyen kadınlardanmısın ;)
Salak amerikalılar gibi oturup en basit bir aleti kullanmak icin kılavuz okumam öncelikli olarak. Nerden yapılacağını bilmek farklı, sadece bir tuşa basınca istediğin renkte, parlaklıkta, saniyede ya da herhangi bir ayarda çekim yapabileceğini sanmak daha da farklı.
Ikinci olarak en basit olarak dansı örnek alalım (ki bütün sanat ve spor dalları için de aynı olduğunu düşünüyorum), adımları bilebilirsin ama bu senin dans edebildiğin anlamına gelmez. Gözlem yapman, denemen, gerçekten öğrenmen ve kendini geliştirmen gereklidir...
Ve evet her şeyi kendim yapabilirim, buna sen katılırsın katılmazsın beni ilgilendirmez ama beni tanıyan herkesin de benle aynı fikirde olduğundan eminim.
denis'e hem "bilmek != uygulayabilmek" denkleminde hem de her bir haltı kendi başına yapabileceği konularında katılıyorum :)
dorock hocam sana da denis'e ters düşmemen konusunda naçizane son bir tavsiyem olur ancak :)
Ozaman sen bildiğin gibi yapmaya devam et :)
"dorock hocam sana da denis'e ters düşmemen konusunda naçizane son bir tavsiyem olur ancak " Haklısın! Bukadar örnekten sonra daha ne diyebilirim ki.
eyvallah izin çıkmış... :)
valla kızlarla tartışmak zordur (zaman zaman gereksiz diyebiliriz), benle bir tartışmayı kazanmak içinse ya cok iyi laf yapması ya da hakkaten konunun uzmanı olman lazım. hocam biliyomuş ne diyim..
ps: dün sonradan aklıma daha basit bir örnek geldi, bowlingde her zaman strike yapabiliyo musun? ilkokuldaki çocuk bile nereye nasıl atması gerektiğini bilir, ama her attığını tutturanı ben parmakla sayarım.
Eline herhangi bir elektronik aleti aldığında, kendini onun piri sananlar: bu psiklojik sorunsal sizin genel durumunuz. denis'le ters düşüp düşmemek değil burda konu: zira "arakadaşım" diye demiyorum, "her zaman haklı" da demiyorum. ama, karşı taraf haklıysa eğer (ki bu durumda denis haklı: zira bi şeyde tamam oldum demek için biraz uğraşmak gerekir. öyle olmasaydı, eline fotograf makinası alan her aklı evvelin, birer fotograf sanatçısı olup çıkması gerekirdi) kendi egolarını bi tarafa bırakıp, tamam sen haklısın demeyi bilmek, artık "biraz büyümek" demektir.
Hehe yok ben boyumun ölçüsünü aldım :) denisle tatısmak mı allah korusun! "Bilmek" ve "Yapabilmek" konusunda Denis her nekadar sonradan örnekler eklesede ilk örnekler benim için yeterli oldu orada sonuna kadar haklısın! :) Benim demek istediğim birsey daha vardı yani o makinayı kullanmayı öğrenmek için 6 ay beklemen bosuna en azından bilen birinden yardım alsaydın keşke. Ama sen daha iyisini bilirsin.
bi de birine sormanın "bilmek" kısmına yardım ettiği ve benim 6 ay boyunca her dakka elimde makine ile gezinmediğim konusunda anlaşabilirsek bir yerlere geleceğiz.
allah aşkına automatik modları dışında kullanıp her şeyini eliyle ayarlayan bir arkadaş yorum yapabilir mi?
- alo abi şimdi benim yardıma ihtiyacım var
* de gülüm
- şimdi böyle böyle bir manzara var, bunun enstantenesi kaç olsun?
* içtin mi sen?
- peki ya diyaframı?
* la bi get
- abi bari iso yu deseydin
ps: sürçi lisan ettiysk affola...
bir de sıkıldım ben
abla sinirlenmiş bu arada, gözümden kaçmadı..
bili"yorum", bazen yapabili"yorum", ama artık "yorum" yapmak istemi"yorum"...:)
:) Karşılıklı konusma bölümü cok hos olmus tmm Denis fazla uzatmayalım.
ps:Seni kızdırdıysam kusura bakma :) ama bende programla uğrasan biri olarak kendi ugraslarıma dayanaraktan yorumlarımı ona göre yapmıstım tabiki bunu karsındakine aktarabilmek önemli. Ben bu konuda baya bi beceriksizim ve beyaz bayrak sallıyorum ;)
Tüh yahu, neredeyse tüm tartışmayı kaçırmışım :)
Mesai saatleri içinde hararetli tartışmalar yapmayalım lütfen :)
Muhabbete Fransiz kalmayayim, biseyler ekleyeyim dedim: Denis'in birde derste hocalara verdigi cevaplarda bi o kadar kopariciydi.
Simdi aklima gelen istatistik dersinde Denis 100 (yada 95, su an hatirlamiyom) almisti. Cocugun teki de donem sonundaki harf notu hakkinda hocayla bisey tartisiyordu.
Hoca denen sahsiyet cocuga Deniz'i isaret edip.
"Harf notlariniz yuksek gelebilirdi ama 100 alan arkadaslariniz isi bozuyor" deyip pis bi sekilde siritti.
(muhtemelen Deniz'in yuzunun kizarip. "Oyle demeyin hocaaam" demesini bekliyordu)
Deniz'de:
"100'u veren utansin" diye bir cevap verdi. Tabi bu laftan sonra hocanin yuzunu tarif etmek cok zor o ani yasamak gerekiyo.
Bu arada burayi yillik yazisina donusturmusuz yaw :))
Yorum Gönder